Ketojenik Diyet: Etkileri ve Sağlık İlişkisi

Dash Diyeti


Ketojenik Diyet: Etkileri ve Sağlık İlişkisi

Düşük karbonhidratlı, yüksek yağlı (LCHF) diyetin pek çok versiyonu bulunuyor. Atkins, Dukan ve son zamanlarda ketojenik diyet. Bu diyetlerin ortak yanı aynı tüketim modellerine sahip olmaları; çok düşük karbonhidrat alımı (günde yaklaşık 20-50 g), yüksek yağ ve orta düzeyde protein alımı. Düşük karbonhidrat yüksek yağ içeren diyetlerin kilo verme, açlık kontrolü ve genel sağlığa yardımcı olabileceğini hatta kanseri tedavi etmek için bile kullanılabileceği iddia ediliyor.

Ketojenik diyet proteinden sınırlı, düşük karbonhidrat ve yüksek yağ içeren, diyetten gelen enerjinin büyük kısmının yağlardan karşılandığı bir diyet. Bu diyet yaklaşımında protein alımı günlük gereksinimin altında kalırken, karbonhidrat alımı da oldukça sınırlanıyor. Karbonhidratın kilo aldırdığı yanılgısı oldukça yaygın. Bu yaygın yanılgı, diyetteki karbonhidrat kaynaklarının kötü olduğu, çünkü glikoza parçalandığı, insülin salınımını tetiklediği ve vücudun fazla enerjiyi yağ olarak depolamasına yardımcı olduğu iddiasından kaynaklanıyor. Ancak sanılanın aksine insülin salınımını uyaran sadece karbonhidratlar değil, protein ve yağ açısından zengin besinler de insülin salınımını uyarır. Aslında bir besin ögesinden bağımsız olarak günlük diyetlerle fazla enerji alımı kilo alımına neden oluyor.

Bu diyetler tipik olarak tahıllar, baklagiller, süt ürünleri, rafine şeker, çoğu meyve ve nişastalı sebzelerin diyetten elimine edildiği bir beslenme planı içeriyor. Bu diyetlerdeki karbonhidrat çoğunlukla nişastalı olmayan sebzeler, kuruyemiş ve yağlı tohumlardan geliyor.

Bilim ne diyor?

Yapılan araştırmalar kişiye özel bir planlama ile LCHF diyetinin epilepsili insanlar için etkili bir tedavi yöntemi olabileceğini ve tip 2 diyabetin yönetimine kısmi olarak yardımcı olabileceğini gösteriyor. Çok düşük karbonhidratlı diyetlerin, düşük yağlı diyetlere kıyasla obezite hastalarında daha fazla vücut ağırlığı kaybına neden olabileceğine dair de güçlü olmamakla birlikte bazı kanıtlar bulunuyor.

Bununla birlikte vücut ağırlığı kaybının daha çok enerji yoğun yiyecekleri kesip aşırı düşük karbonhidratlı diyetlere bağlı kalmaktan kaynaklanan bir enerji (kalori) açığının bir sonucu olduğu düşünülüyor. Bu nedenle birçok insan için pratik ve sürdürülebilir bir seçenek olmayabilir. Ayrıca meyve, sebze ve kepekli tahıllar gibi birçok karbonhidrat içeren yiyecekler vitaminler, mineraller ve diyet lifi gibi sağlık için önemli bileşenler içeriyor. Özellikle bağışıklık için büyük önem taşıyan vitamin ve mineral alımının bu diyetlerde desteklenmesi büyük önem taşıyor.

Kanser tedavisinde ketojenik diyetin (LCHF) kullanılması, hayvan çalışmalarında bazı umut verici sonuçlar gösterse de insanlar üzerindeki uzun dönemli etkileri için daha çok çalışmaya ihtiyaç duyuluyor.

Sağlıklı diyet kavramı içerisinde karbonhidratlar yer almalı mıdır?

Ketojenik diyette olduğu gibi karbonhidrat sınırlı bir diyet bu yönü ile yeterli ve dengeli beslenme kavramına uymuyor. Karbonhidratlar çoğu besinin yapısında doğal olarak bulunan bir makro besin ögesi olup, diyetin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Vücudumuzun temel enerji, kas ve organların işlevini sürdürmek için kullandığı enerjinin kaynağı olan glikoz, karbonhidratların parçalanması ile ortaya çıkıyor. Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenme içerisinde karbonhidratların da diğer besin ögeleri gibi yer alması önem taşıyor.

Kaynaklar

1. EUFIC, How effective is the ketogenic diet? Erişim: 28.10.2020, https://www.eufic.org/en/healthy-living/article/how-effective-is-the-low-carb-high-fat-diet

Paylaş

Sabri Ülker Vakfı